5 Eylül 2018 Çarşamba

TAKDİM

TAKDİM
Şüphesiz hamd yalnız Allah’adır. O’na hamd eder, ondan mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz O’nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ibadete layık hak ilah yoktur. O, bir ve tektir, O’nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah’ın kulu ve rasulüdür.
  
“Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak Müslümanlar olarak ölünüz.” (al-i imran; 103)
“Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir.” (en-nisa: 1)
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur.” (el-Ahzab; 70-71)
Bundan sonra şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan ortaya çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık da ateştedir.
Öyle fitnelerin karanlığı içerisindeyiz ki, bu karanlık içinde tek ışığımız Allah’ın kitabı ve Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin nurudur.
Allah’ın apaçık hidayet yolu, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in delili, hiçbir batılın yanaşamadığı kitap olan Kur’an-ı Kerim’e doğrudan tasallut edemeyeceğini anlamış bulunan islam düşmanları, Kur’an’ın açıklaması mahiyetinde olan, kur’an ile aynı kaynaktan vahyedilen Sünnet’i devreden çıkarıp, kur’an’ı heva ve hevesleri doğrultusunda izah ettirebilmek ve böylelikle İslam Dini’ni geçersiz kılabilmek için sistemli bir çalışma içerisine girmiştirler.
Ömer b. Hattab radıyallahu anh şöyle demiştir: “Bir takım insanlar gelecek, Kur’an’ın (değişik şekillerde anlaşılabilecek olan) müteşabihleri hususunda sizinle mücadele edecekler. O halde onların yakasına sünnetlerle sarılın. Çünkü sünnetleri bilenler, Allah’ın kitabını en iyi bilenlerdir.”[1]
Bahsedilen bu sistemli çalışma için harekete geçen müsteşrikler, islam tarihinden malzeme aramaya başladı ve hicri 3. Asırda ortaya çıkmış ve islam uleması tarafından bertaraf edilmiş olan sünnet inkarcılığını yeniden gündeme getirdiler. Reinhart dozy, Leone caetani, ıgnaz goldziher, schacht gibi bazı müsteşriklersahabeleri (özellikle Ebu Hureyre radıyallahu anh gibi hadislerin çoğunun kendilerinden geldiği sahabeleri) ve kıymetli hadis imamlarını iftiralarıyla itham etmeye başladılar. Onların bu fitnelerine yakın geçmişte ve günümüzde reddiyeler ile cevaplar verilmiş olmasına rağmen, kalplerinde nifak tohumu gizli bulunan, makam, şöhret gibi dünyalık mansıplar peşinde olan, ya da kafirlere hoş görünme kopleksi illetine tutulmuş zavallılar itibar etmiş, müsteşriklerin ve misyonerlerin ekmeğine bal sürmüşlerdir.
Irak, mısır, Hindistan gibi dış tesirlerin altında kalmışislam ülkelerinde bu akım neşvu nema buldu ve zamanla dar çaplı da olsa diğer islam ülkelerinde menfi hareketler görüldü.[2] Mesela dini bir tahsil görmemiş olan Libya lideri muammer Kaddafi, yeşil kitap adlı eserinde Kur’an’dan başka kaynak kabul etmediğini söyleyerek[3] Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetin inkarı hakkında verdiği haberin fiili olarak doğrulamış oldu.[4]
Mısır’da mahmude Ebu reyye adında, hadisler etrafında kasıtlı olarak şüpheler uyandırmaya çalışan birisi zuhur etti.[5]
Yaşar nuri, miraç gibi mütevatir hadisler ile sabit olmuş hususları inkar ederken, hevasına uyan konularda zayıf ve uydurma hadisleri delil getirmesi, ancak arapça’dan ve hadis ilimlerinden habersiz kimselerin yapabileceği türden hatalar yapması, Yahudi ve Hristiyanların Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e iman etmelerini gerekmediğini iddia ederek kur’an’a muhalefet etmesi, kafirlere hoşgörüyü ön plana çıkardığı halde Müslümanlara insafsızca hareketlerde bulunması, ülkenin siyasi atmosferine göre görüşler değiştirmesi ve daha birçok açıklar vermesi ile samimiyetsizliğini ortaya koydu ve ipliği pazara çıktı.
İbn ömer radıyallahu anhuma merfuan rivayet ediyor; “Süleyman aleyhisselam’ın bağlamış olduğu bazı şeytanların insanları din konusunda bilgilendirmek üzere ortaya çıkmaları yakındır.”[6]
Bu hadis bizlere, bir kimsenin her ne kadar din hakkında bilgisi çok da olsa, ona itibar etme hususunda bunun yeterli olmadığını, itikadının da araştırılması gerektiğini tavsiye ediyor ve birilerine körü körüne teslimiyetin en ciddi fitnelerden biri olduğunu belirtiyor.
Bu çalışmamızda, “sahih de olsa, hadisler akidede bağlayıcı değildir” diyenlerin, “hadisler kuran’a arz edilmeden kabul edilmez” diye iddia ederek aslında hadisleri fasit akıllarına ve anlayışlarına arz edenlerin kuran’a ve sünnete nasıl muhalefet ettiklerini, Allah’ın kitabı hakkında ne kadar cahil ve gafil oldukları Allah’ın izniyle ispatlanacaktır. Maksatlı kimselerin “Hristiyan ve Yahudilerin Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e iman etmesi gerekmez, onlar mümindir” iddiası da bu çalışmamızda inşallah cevabını bulacaktır.
“Ey ehli kitap! Size rasulümüz geldi. Kitaptan gizlemekte olduğunuz şeylerin bir çoğunu size açıklıyor, bir çoğunu da affediyor. Muhakkak size Allah’dan bir nur ve apaçık bir kitap geldi. Onunla Allah, kendi rızasına uyanları selamet yollarına eriştirir ve izniyle onları, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dosdoğru bir yola ulaştırır.” (maide 15-16)
“Münafıklar sana gelince: “senin şüphesiz Allah’ın rasulü olduğuna şehadet ederiz” derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu, bilir; bunun yanında Allah, ikiyüzlülerin yalancı olduklarını da bilir. Onlar, yeminlerin kalkan edinerek Allah’ın yolundan alıkoyarlar. İşledikleri işler gerçekten ne kötüdür! Bu, önce inanıp sonra inkar etmiş olmalarındandır. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir; artık anlamazlar.” (münafikun 1-3)
Tevfik Allah’tandır.
EBU MUAZ SEYFULLAH ERDOĞMUŞ
ÇUBUK 12/02/2003



[1] Hasen mevkuf: darimi (mukaddime, 17) ibn abdilberr camiu bayani’l-ilm (2/123) acurri eş-Şeria (91) ibn hazm ihkam(2/250) hatib; el-fakih (1/234) ibn batta el-ibane (83-84) lalekai es-Sunne (203)
[2] Bkz.: diraset fi hadisi’n nebevi (1/26 v.d.) tuhfetu’l ahvezi (7/425)
[3] Rehber ansiklopedisi (14/249)
[4] Sahih, mütevatir. İleride “sünnetin inkar edileceğinin haber verilmesi” başlığı altında ilgili hadisler zikredilecektir. Bkz.: elbani sahiha (882, 3215 )  
[5] Ebu reyye hakkında bakınız: Nureddin ıtr ve yaşar Kandemir; “ebu reyye“ TDVİA (10/224)
[6] Hasen. Muslim (mukaddime: 7, ½) darimi (434) deylemi (3463) ibni mace (4076) lealiul masnua (1/228) ibn adiy el-kamil (1/208) ukayli duafa (2/213) nuaym bin hammad fiten (s.391)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SÜNNETİN ALLAH TARAFINDAN KORUNMASI

SÜNNET’İN ALLAH TARAFINFAN KORUNMASI                 İbn hazm der ki; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in din konusunda konuştuğ...